100 yıla yakın bir süre, belediyeler, her yıl kedi ve köpekleri öldürmek için belediye bütçesine ZEHİR ve KIYMA ödeneği koyarlardı. 2004 yılında, zehirleyip öldürmeyi yasaklayan ve ana hükmü KISIRLAŞTIRMA olan 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanun TBMM de kabul edildi.
Hayvanların yaşamlarını güvence altına alan, kısırlaştırma ve tedavi için kurulacak bakımevlerini detaylı olarak tarif eden, gönüllü ve kuruluşlara önemli yer veren bu değerli kanuna rağmen, 2004 ten 2019 yılına kadar, "belediyeler kanunu uygulamadıkları ve kısırlaştırma yapmadıkları" için sahipsiz hayvan sorunu çözülemedi ve katliamlarda artarak devam etti.
Belediyeler kısırlaştırma yapmıyor, hayvanlar çoğalıp vatandaş şikayet etiğinde ise, toplayıp öldürüyor, başka şehirlere veya kırsala dağlara ormanlara atıyor, eğer varsa ölüm kampı barınaklarda açlık pislik ile ölümlere mahkum ediyor. Başka ilçeler veya kırsala atılan hayvanlar oralarda da hızla üremeye devam ediyor ve oralarda da aynı şekilde belediye zulmüne maruz kalarak öldürülüyor, başka yerlere atılıyor.
Bu durum Ankara, İzmir ve İstanbul, Konya, Kayseri gibi en büyük şehirlerde bile halen bu şekilde bir ÜREME ve ÖLDÜRME zinciri halinde devam ediyor.
Eğer belediyeler, 2004 yılından itibaren KISIRLAŞTIRMAYI yasanın öngördüğü biçimde yapmış olsalardı, bu gün bütün yurttaki sahipsiz hayvan sayısı büyük ölçüde kontrol altında olacaktı.
Sahipsiz hayvan sorununda TEK ÇÖZÜM etik ve bilimsel koşullarda KISIRLAŞTIRMA yapılmasıdır.
Hem Hayvanları Koruma Kanunu ve Hem de İçişleri Bakanlığı 11172, 12867 ve 13498 Sayılı Genelgeleri Gereği Olarak Yapılması Gerekenler:
1. KISIRLAŞTIRMA MERKEZLERİ KURULMALI: Kısırlaştırma adeta seferberlik gibi başlatılmalı, en yoğun biçimde tıbbi ve insani koşullarda hayvanların iyiliği ön planda tutularak, tecrübeli veteriner hekimler yeterli sayıda istihdam edilip, Veteriner Hekim Odaları ve STK lar (gönüllüler) ile iletişim içinde yapılmalıdır. Esas olarak, her ilçenin kendi kısırlaştırma merkezi olmalı ki, ilçelerin belediye sınırları dışına başka bir merkeze hayvanları götürme bahanesi ile başka yerlere hayvanları atmaları önlenmelidir. Bu en önemli hususların başında gelmektedir.
ÖNERİ:
a.) Kırsaldaki ilçelerde küçük ölçekli “Kısırlaştırma ve Tedavi Üniteleri” kurulmalıdır.
b.) Büyük ilçelerde orta ölçekli “Kısırlaştırma, Tedavi ve Geçici Bakımevleri” kurulmalıdır.
c.) İllerde, büyük ölçekli “Kısırlaştırma, Tedavi ve Geçici Bakımevleri” kurulmalıdır.
d.) Büyükşehirlerde tamamen gelişmiş tedavilere yönelik “Tam Teşekküllü Hayvan Hastaneleri” ve ayrıca, sakat, mağdur, evinden atılmış yani sokakta yaşamını sürdüremeyecek olan kedi ve köpekler için “Düşkün Hayvanlar Sığınma Evleri oluşturulmalıdır.
Büyükşehirler hem merkez ilçelerde hem de diğer ilçelerden talep gelirse, veteriner hekim ve tıbbi ekipman olarak destek olmalı ve hem de mevcut ilçe veteriner hekimlerine Fakülteler ve Veteriner Hekim Odaları işbirliği ile düzenli eğitim desteği sağlamalıdırlar.
2. MEVCUT BÜYÜK DEV BAKIMEVLERİ “Tam Teşekküllü Hayvan Hastanelerine” ve “Düşkün Hayvanlar Sığınma Evlerine” DÖNÜŞTÜRÜLMELİDİR:
Ülkemizdeki şimdiye değin kurulan büyük dev barınaklardan hiç birisi sorunu çözememiş, ayrıca sahipsiz hayvan sayısında adeta patlamalara sebep olmuştur. Örnek verecek olursak, Ankara, İzmir, Kocaeli, İstanbul, Trabzon, Konya, Afyon, Denizli, Kayseri, Balıkesir, Samsun, Ordu gibi devasa barınakların kurulduğu illerde bugün hem şehir merkezleri hem de ilçelerde, hayvanlar bir taraftan hızla üreyip çoğalmakta, diğer taraftan da belediyelerce ve insan eli ile öldürülmektedir.
ÖNERİ: Büyük dev bakımevleri tam teşekküllü Hayvan Hastanelerine ve Sığınma Evlerine dönüştürülmelidir. Çalışmalar STK lar ve Veteriner Hekim Odaları ile iletişim içinde yapılmalıdır.
Nesrin Çıtırık
Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu Başkanı
Yurt çapında sayıları yaklaşık 8 milyon olarak tahmin edilen sahipsiz hayvanların konacağı bakımevlerini kurmak ve her birinde 1000 lerce hayvanı bakıp beslemek, karşılanamaz bütçeler gerektireceği için MÜMKÜN değildir, ÇÖZÜM değildir. Ayrıca, "toplu yaşam alanları" kedi ve köpeklerin doğalarına ve EKO DENGEYE tamamen aykırıdır.
Belediyeler, "KISIRLAŞTIRMA" yapmıyor, hayvan sayısı artıp vatandaş şikayet ettikçe, bir kısmını öldürüyor ve bir kısmını da toplayıp kırsala, orman ve yabana ve özellikle de başka BELEDİYELERİN sınırları içine atıyor. Atıldığı yerlerde de hızla üreyip çoğalan hayvanlar aynı akibete uğramaya devam ediyor. Bir kısım hayvanlar da çok kötü koşullarda ve enfeksiyon yuvası halinde olan belediye bakımevlerinde adeta esaret altında yaşamlara mahkum edilmekte, ölemeyenler de çoğu kez öldürülüyor.
ÇÖZÜM, tüm ilçelerde orta ölçekli "Kısırlaştırma ve Tedavi Merkezleri", iller ve büyükşehirlerde ise KISIRLAŞTIRMA MERKEZLİ HAYVAN HASTANELERİ kurulmasıdır.
Türkiye'de 1389 belediyenin sadece 234 ünde bakımevi var, o bakımevlerinin çoğu ölüm kampı ve KISIRLAŞTIRMA da yapılmıyor.
1155 belediye ise doğrudan ÖLDÜRÜYOR, dağa taşa atıyor, başka ilçelere atıyor. Hayvanları Koruma Kanunu'nu uygulaması gereken
Tarım Orman Bakanlığı'nın belediyeler üzerinde idari yaptırımı yok.
2018 Yıllık Kısırlaştırma sayısal verileri incelendiğinde, "İstanbul, Ankara, İzmir, Trabzon, Balıkesir, Samsun, Kocaeli, Denizli, Konya, Muğla" gibi BÜYÜK BARINAKLARI olan belediyeler de dahil olmak üzere hiç bir şehir KISIRLAŞTIRMA yapmıyor. Esas olarak TOPLUYOR ve YOK EDİYORLAR.
Büyükşehirlerin 2018 Yılı KISIRLAŞTIRMA sayılarına baktığımızda, KORKUNÇ GERÇEĞİ görebiliriz:
İstanbul İBB Veterinerlik, bir günde asgari 390 köpek kısırlaştırması gerekirken, SADECE 40 köpek kısırlaştırmış.
Ankara Büyükşehir ve ilçeleri bir günde asgari 250 köpek kısırlaştırması gerekirken, SADECE 23 köpek kısırlaştırmış.
İzmir Büyükşehir ve İlçeleri bir günde 360 Köpek kısırlaştırması gerekirken SADECE 41 köpek kısırlaştırmış.
Trabzon Büyükşehir ve İlçeleri bir günde 180 köpek kısırlaştırması gerekirken sadece 1 köpek kısırlaştırmış.
Mersin Büyükşehir ve ilçeleri bir günde 130 köpek kısırlaştırması gerekirken SADECE 7 köpek kısırlaştırmış.
Samsun Büyükşehir ve İlçeleri bir günde 170 köpek kısırlaştırması gerekirken SADECE 14 köpek kısırlaştırmış.
Konya Büyükşehir ve ilçeleri bir günde 310 köpek kısırlaştırması gerekirken, SADECE 4 köpek kısırlaştırmış
Denizli Büyükşehir ve ilçeleri bir günde 200 köpek kısırlaştırması gerekirken, SADECE 3 köpek kısırlaştırmış.
Giresun belediyesi ve ilçeleri, bir günde 160 köpek kısırlaştırması gerekirken, sadece 0.3 köpek yani HİÇ KÖPEK kısırlaştırmış.
Muğla, Ordu, Erzurum, Şanlıurfa, Mardin, Muş, Tokat, Van ve diğer bütün şehirlerdeki KISIRLAŞTIRMA sayıları daha da düşük.
TOPLAYIP yok ediyorlar, ölüm kampı barınaklarda açlık pislik ve hastalık ile öldürüyorlar, bazılarını da dağlara kırsala ve başka
ilçelere atıyorlar. Bu kez de orada hızla çoğalan hayvanları aynı akibetler bekliyor.
SONUÇ ve ÇÖZÜM İÇİN TALEP: Sayın Valilerin başkanlık yapacakları tüm belediye başkanlarının katılacağı toplantı
yapılmalı ve tüm ilçelerde orta ölçekli KISIRLAŞTIRMA ve TEDAVİ MERKEZİ kurulmalı, iller ve büyükşehirlerde ise
KISIRLAŞTIRMA ve HAYVAN HASTANELERİ oluşturulması valilik makamı denetiminde sağlanmalıdır.
İsim, TC no.
İletişim...
=====================
[email protected],
[email protected]
[email protected].
bakanyrd.icatakli@icisleri.
[email protected].
bakanlik.musavirligi@icisleri.
[email protected],
[email protected],
[email protected],
[email protected],
[email protected]
[email protected],
mahalli.bilgiedinme@icisleri.
islemler.illeridaresi@