KATLİAM KANUNU ÇIKMASIN DİYE, herkes okusun, eğer tek ses olarak talepleri iletirsek, kazanabiliriz. TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu toplantısına katıldık. Toplamalı bir KATLİAM kanunu çıkması halinde ölümüne mücadele edecek 1000 lerce gönüllü olduğunu, bu komisyonun bir KATLİAM kanunu için geçit vermemesi gerektiğini ifade ettik. Detay bilgileri ve komisyona sunduğumuz YAZIYI aşağıda paylaşıyorum.
Nesrin Çıtırık / HayKonfed Başkanı
KOMİSYONDA, canla başla aşağıdaki hususları ANLATTIK:
1. Hayvanlara asıl vahşetin BELEDİYELERDEN geldiğini, barınaklarda açlıkla ölüme mahkum ettiklerini, KISIRLAŞTIRMA yapmadan hayvanlar çoğalıp vatandaş şikayet ettikçe toplayıp öldürdüklerini, ormana dağa taşa ve başka ilçelere attıklarını, canlı canlı gömdüklerini, KANUNU uygulamadıklarını ANLATTIK. 2. Vatandaşın yaptığı şiddetin 100000 misli vahşeti belediyelerin yaptığını anlattık.
3. Dev barınaklar kurulup belediyelere TOPLAMA yetkisinin verilmesinin bir taraftan KATLİAM ve VAHŞETİ artırırken, öte yandan sahipsiz hayvan sayısında PATLAMALAR olacağını anlattık.
4. TALEP OLARAK DA, bakanlığın belediyeler üzerinde İDARİ yaptırım yetkisi olmasını, vuran zehirleyen öldüren belediye görevli ve yetklilerinin de CEZA KAPSAMINA alınmasını, 6. Maddenin aynen muhafaza edilmesini, asla toplama olmamasını, ölüm kampı dev barınakların asla yasada yer almamasını, tüm ilçelerin KISIRLAŞTIRMA MERKEZLERİNİ oluşturmalarını, etik ve tıbbi kısırlaştırma yapılması için GÖNÜLLÜLERİN yanında ayrıca Veteriner Hekim Odaları ile de belediyelerin iletişim içinde çalışmalarını, bunun yasada yer almasını, her ilçeye en az 2 veteriner hekim alınmasını, kanun yapılırken STK ların da katılımı ile MADDE MADDE üzerinden birlikte geçilmesini ÖNEMLE anlattık.
Komisyon başkanı ve üyelerinin özellikle BELEDİYE VAHŞETİNİ anladıklarını, belediyeler için ceza ve idari yaptırım olmayan bir kanunun FELAKETLERİ daha daha artıracağını ve vahşeti asla önlemeyeceğini anladıklarına kalben inanıyorum.
Aşağıda KOMİSYONA verdiğimiz yazılı metni sizlere sunuyorum.
==============================
TBMM HAYVAN HAKLARI Araştırma Komisyonu Sayın Üyeleri,
Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu olarak, Hayvanları Koruma Kanunu'nun ilk kabul edildiği 2004 yılından bu güne kadar olan süreci, sorunları ve çözüm önerilerini bilgilerinize ana başlıklar halinde sunuyoruz.
Tarım Orman Bakanlığının üzerinde, büyük bir GİZLİLİK ile çalıştığı tasarının hangi dönemin tasarısı olduğu, veya eğer yeni bir tasarı hazırlandı ise, o tasarının da HANGİ HUSUSLARI içerdiği konusunda elimizde somut bir bilgi yok.
Fakat, sorun ve çözüm önerilerimiz, Anadolu'nun en ücra köşesinden büyük metropollere kadar bir geniş yelpazeyi içeren yaklaşık 400 e yakın il ilçe ve beldeye bizzat gitmiş ve halen 1000 lerce gönüllü ile iletişim içinde çalışan STK lar olarak, TÜRKİYE GERÇEKLERİNE, sokağın gerçeklerine dayanan güçlü TESPİTLERE dayanmaktadır.
Bu bağlamda:
A-) HAYVANLARI KORUMA KANUNU TASARISINDAKİ "SAHİPSİZ HAYVANLARA YÖNELİK" GEREKÇELİ "SORUN" BİLGİLERİ:
1. Hayvan haklarının yakın geçmişine baktığımızda, 100 yıla yakın bir süre, yani 2004 yılına kadar belediyeler, her yıl öldürülecek kedi ve köpek sayısını tahmini olarak çıkartır ve ZEHİR ve KIYMA parası için bütçe ayırırlardı. 2004 te TBMM de kabul edilen Hayvanları Koruma Kanunu, zehirleyip öldürmeyi tamamen yasaklamış ve KISIRLAŞTIRMAYI hükme bağlamıştır.
Sahipsiz hayvanların yaşamlarını büyük ölçüde güvence altına alan, bu konuda çalışan gönüllü kişi ve kuruluşlara önemli yer veren bu DEĞERLİ Kanunun 2 önemli eksiği vardı. Birincisi, kanun TCK kapsamında değil, Kabahatler Kanunu kapsamında idi. İkincisi ise, kanunun uygulatıcı kurumu olan Tarım Orman Bakanlığı'nın (o zamanki adı ile Orman Su İşleri Bakanlığı) kanunu uygulayacak olan BELEDİYELER üzerinde bir idari yaptırım yetkisi olmadığı gibi, zehirleyen, öldüren belediye görevlilerine de CEZA yoktu.
Hukuk sisteminde “yaptırım ve ceza" olarak KARŞILIĞI OLMAYAN bu Hayvanları Koruma Kanunu belediyelerce uygulanmadı. Daha önce aleni ve yasal olarak yapılan ÖLDÜRMELERİ belediyeler kanun sonrası gizleyerek ve üstü kapalı olarak çeşitli kılıflar ile yapmaya devam ettiler.
2. Mevcut durumda, 1400 e yakın belediyenin hepsinin KISIRLAŞTIRMA ve TEDAVİLER için BAKIMEVLERİ kurmaları gerekirken, sadece 234 tanesinde bakımevi kuruldu. Bu bakımvlerinin de yaklaşık 200 tanesi hiç bir işlem yapılmayan ÖLÜM KAMPLARI olarak kullanılıyor. 30 küsur tanesinde ise, 3-5 tanesi hariç, büyükşehirler de dahil olmak üzere KISIRLAŞTIRMA da TEDAVİ de büyük ölçüde göstermelik olarak yapılıyor. Yani halen 1100 belediye YOĞUN BİÇİMDE ÖLDÜREREK üremeyi kontrol altında tutmaya devam ediyor.
3. Belediyeler kısırlaştırma yapmıyor, hayvanlar çoğalıp vatandaş şikayet etiğinde ise, toplayıp ya öldürüyor, ya başka şehirlere veya kırsala dağlara ormanlara atıyor, ya da ölüm kampı barınaklarda açlık pislik ile ölümlere mahkum ediyor. Başka ilçeler veya kırsala atılan hayvanlar oralarda da hızla üremeye devam ediyor ve onlar da bir süre sonra aynı yollarla öldürülüyor, başka yerlere atılıyor. Bu durum Ankara, İzmir ve İstanbul gibi en büyük şehirlerde bile halen bu şekilde bir “ÜREME ve ÖLDÜRME” zinciri halinde devam ediyor.
4. Eğer belediyeler, 2004 yılından itibaren KISIRLAŞTIRMAYI yasanın öngördüğü biçimde yapmış olsalardı, bu gün bütün yurttaki sahipsiz hayvan sayısı büyük ölçüde kontrol altında olacaktı. Yasayı uygulatmakla yükümlü Tarım Orman Bakanlığı bölge ve il müdürleri, belediyeler üzerinde idari yaptırım yetkisi olmadığı için yasanın uygulanmasını sağlayamadılar.
5. Bakanlık, gerçekten çok doğru maddeler içeren bu kanunu belediyelere UYGULATMAK için güçlendirilmiş ek maddeler koymak yerine, belediyelere “BAKIMEVİ KURMA ve KISIRLAŞTIRMA” görevini büyük ölçüde kaldırırken ( 2014 teki ve halen üzerinde çalışıldığı söylenen tasarıda nüfusu 100 000 den aşağı yerlerde bakımevi kurulmasına gerek yok maddesi ile) bu belediyelere TÜM KEDİ ve KÖPEKLERİ TOPLAMA imkanı veren bir YASA TASARISI hazırladı. Bu toplama tasarısı 2012 yılından beri sürekli olarak çeşitli kılıflar içinde gündeme getirip kabul ettirmeye çalışıyor. Bu gün 30-40 hayvanı bile açlığa mahkum eden belediyelere, kanunu uygulatarak kısırlaştırma yaptırmak yerine, 1000 lerce köpek ve kediyi koyacakları DEVASA barınaklara götürme hükmü getiriyor. Hiçbir belediye 1000 lerce hayvana sürekli bakmayıp ya öldürme yolunu seçeceği ya da başka ilçelere ve kırsala atacağı için, hem KATLİAMA YASAL DAYANAK hazırlanacak ve hem de sahipsiz hayvan sayısında PATLAMALARA sebep olunacak.
6. Ayrıca hayvana olan vatandaştan gelen bireysel şiddetin, 10 000 lerce misli daha fazlası belediyeler tarafından vahşet olarak yapılırken, bakanlık sadece VATANDAŞIN BİREYSEL ŞİDDETİNİ TCK ya almayı kabul ettirmeye çalıştı. Bakanlık, Kanunu TCK ya alma bahanesi ile, 2004 yılında çıkan kanunun ana hükmü olan KISIRLAŞTIR ve BULUNDUĞU KENDİ ORTAMINDA YAŞAT maddesinden kurtulmaya çalıştı. Tüm yasa çalışmalarında ana amaç daima bu oldu.
7. Son olarak 1 yıldır tekrar gündeme alınan KANUN DEĞİŞİKLİĞİ çalışmalarında, yine hedef hayvanların şehirlerden çeşitli isim ve kılıflar altında toplatılarak öldürülmesini içerdiği için, tasarı STK lardan ve toplumdan sürekli olarak gizleniyor. Çıkması için TBMM ye gönderildiği söylenen TASARININ içeriği hakkında hiç bir STK veya kurum bilgi sahibi değil. Israrla bilgilendirme de yapılmıyor.
8. Bakanlık algı yönetimi ile, hem hayvan hakları savunucularının bir kısmını ve sanatçı, basın mensubu ve toplumda rol model olmuş hayvan seven kişileri KANUN TCK YA GEÇİYOR söylemi ile, insanlara hiç bilmedikleri bir KANUNUN ÇIKMASI İÇİN sürekli olarak çağrıda bulunuyorlar.
B -) BU GEREKÇELİ BİLGİLER IŞIĞINDA DURUMDA KANUNA İLİŞKİN ÇÖZÜMLERİ ÖZETLİYORUZ:
1. KANUNDA 6.MADDE: Kapalı kapılar ardında KAMUOYU ve STK lardan GİZLİ olarak hazırlanan bu tasarı, şiddete CEZA kılıfı altında, sokaklardaki hayvanları KATLİAMCI BELEDİYELERE teslim etmeyi, 6. Maddeyi örtülü olarak yok etmeyi içeriyor.
ÖNERİ: Hayvanların bulundukları yerde kısırlaştırılmış olarak yaşamalarını sağlayan 6. madde korunmalıdır.
2. BAKANLIĞIN İDARİ YAPTIRIM YETKİSİ: KISIRLAŞTIRMA yapmayan, kanunu uygulamayan belediyelere İDARİ YAPTIRIM bu tasarıda YOK! Bu tasarı belediyelere KISIRLAŞTIRMA mecburiyetini örtülü olarak kaldırıyor ve TOPLAYIP YOK ETMELERİNE YASAL DAYANAK sağlıyor.
ÖNERİ: Bakanlığın belediyeler üzerinde "kısırlaştırma ve kanunun uygulanması" konusunda İDARİ YAPTIRIM YETKİSİ mutlaka yasada yer almalıdır.
3. KISIRLAŞTIRMA MERKEZLERİ KURULMASI: Yeni yasada KISIRLAŞTIRMANIN adeta seferberlik gibi yer alması gerekirken, bu tasarı nüfusu 100 binden aşağı olan şehirlere KISIRLAŞTIRMA ve BAKIMEVİ kurma zorunluğunu kaldırıyor. Oysa çözüm KISIRLAŞTIRMANIN en yoğun biçimde tıbbi ve insani koşullarda yapılmasıdır.
ÖNERİ: Özellikle hayvan artışının yüksek olduğu kırsaldaki ilçe ve beldelerde küçük ölçekli KISIRLAŞTIRMA ve GEÇİCİ TEDAVİ MERKEZLERİ kurulmalı, ehil veterinerlerce bu işlem yapılarak artan sahipsiz hayvan sayısı kontrol altına alınmalıdır. Yani ilçelerin kısırlaştırma için belediye sınırları dışına hayvan çıkarmaları tamamen önlenmelidir. Büyükşehirlerde ve İllerde ise tamamen TEDAVİYE yönelik TEŞEKKÜLLÜ HAYVAN HASTANELERİ ve ayrıca, sakat, kör, mağdur, evinden atılmış, bedensel olarak sokakta yaşamını sürdüremeyecek olan kedi ve köpekler için DÜŞKÜN HAYVANLAR SIĞINMA EVLERİ oluşturulmalıdır. Bunun dışındaki tüm hayvanlar kısırlaştırılmış olarak bulundukları yerde yaşamalıdırlar. Bu merkezleri kurmayan, kısırlaştırma ve tedavi yapmayan, kanunu uygulamayan belediyeler üzerinde BAKANLIĞIN MUTLAKA İDARİ YAPTIRIM YETKİSİ olmalıdır, hukuk ve mevzuatta bunun bir karşılığı olmalıdır.
4. CEZA SADECE ŞİDDET UYGULAYAN VATANDAŞI KAPSIYOR: Hayvana şiddet uygulayan vatandaşa CEZA geliyor. Ama vatandaşın 10000 misli hayvana vahşet uygulayan BELEDİYE görevlilerine CEZA bu tasarıda YOK! Kısırlaştırma yapılmadığı için çoğalan hayvanları vuran, öldüren, zehirleyen, canlı canlı gömen, rezil barınaklarda açlık ve pislikle yaşamaya mahkum eden TOPLAMA EKİPLERİNE ve görevlilere CEZA bu tasarıda YOK!
ÖNERİ: Belediye görevlileri de CEZA KAPSAMINA alınmalıdır.
5. DEVASA BARINAKLAR YERİNE KISIRLAŞTIRMA MERKEZLERİ: Belediyelere yasayı uygulatmayı YETKİSİZLİK nedeni ile başaramayanTarım Orman Bakanlığı, YETKİ İÇİN YASAYI GÜÇLENDİRMEK YERİNE, sokaklardaki milyonlarca hayvanı bu kanun tanımaz belediyelerin kuracakları devasa barınaklara HAPSETMEYİ ve tabii ki dolaylı olarak öldürülecekleri ortamları hazırlamış oluyor. Bu durumda2004 öncesi hayvanları yok etme günlerine, başka kılıf altında dönülecek koşullar hazırlanmış oluyor. Ülkemizdeki şimdiye değin kurulan BÜYÜK BARINAKLARDAN hiç birisi sorunu çözmemiştir. Örnek verecek olursak, Kocaeli, İstanbul İBB Kısırkaya, Balıkesir, Trabzon, Afyon, Denizli, Kayseri gibi devasa barınakların kurulduğu illerde bugün hem şehir merkezleri hem de ilçelerde felaketler yaşanmakta, hayvanlar bir taraftan hızla üreyip çoğalmakta, diğer taraftan da belediye ve insan eli ile öldürülmektedir. İlçeler büyük barınaklara götürme bahanesi ile, hayvanları belediye sınırları dışına çıkarmakta, dağa,taşa, ormanlara, kırsala veya BAŞKA İLÇELERE atmaktadırlar. Ankara’da 4000 e yakın hayvanın uzun yıllardır esir edildiği Büyükşehir Gölbaşı Barınağı’na bakıldığında da dev barınakların çözüm olmadığı görülecektir.
ÖNERİ: Büyük devasa barınaklar değil ilçelerde kurulacak KISIRLAŞTIRMA ve GEÇİCİ TEDAVİ MERKEZLERİNDE, tıbbi ve etik koşullarda ehil veteriner hekimler tarafından YOĞUN KISIRLAŞTIRMA yapılmalıdır. Kısırlaştırmalar sadece İLÇELERDE yapılmalı, hiçbir ilçe kısırlaştırma için kendi sınırları dışına hayvan çıkaramamalıdır. Tüm ilçeler yeterli sayıda veteriner hekim almalı, bu hekimlerin sürdürülebilir tıbbi eğitimleri ve uygulamalarda Veteriner Hekimler Odaları ile işbirliği ve iletişim sağlanmalıdır.
6. MOBİL ARAÇLAR ile KISIRLAŞTIRMA FELAKETİ YASAKLANMALIDIR. Tıbba, bilime, ahlaka da tamamen aykırı olan bu yöntem, hayvanların katliam şeklinde ölümlerine ve daha da vahimi, belediyelerin senede 1 kez araç getirtip, yasanın gereğini yapıyor görünmesine sebep olmaktadır. Veteriner Hekimler Odaları da MOBİL KISIRLAŞTIRMAYA yasal dayanak tıbbi ve bilimsel olarak karşıdır.
7. PETSHOPLARDA SATIŞIN YASAKLANMASI, ÜRETİM KONTROL EDİLMEDİKÇE ÇÖZÜM DEĞİL: Üzerinde çalışıldığı resmen söylenmese de, görebildiğimiz ve beyanatlardan anladığımız kadarı ile, bakanlığın hazırladığı bu tasarıda bir de petshop kandırmacası var. Petshoplarda KEDİ KÖPEK satışı yasak diyor. Fakat, zaten şu anda hepsi ruhsatsız çalışan, zindan gibi dehlizlerde köpek ve kedileri ölümüne üreten, hepsi ulaşılmaz uzak yerlerde kurulmuş olan KANLI ÜRETİM ÇİFTLİKLERİ ile ilgili hiç bir düzenleme bu tasarıda YOK! PETSHOPLARDA hayvan satışı yasaklanıyor söylemi ile toplumu kandırmak ve sokaklardan sürgünü kamufle etmek için, hayvanları gözden uzak İŞKENCELERE teslim ediyor. Petshoplarda kedi köpek satışı yasaklanırken, bu hayvanların tamamen gözden uzakta ve daha kötü koşullarda, zindan gibi dehlizlerde, çoğu kanun tanımaz insanların elindeki ÜRETİM ÇİFTLİKLERİNDE üretim daha yoğun ÜRETİMİ ve SATIŞI devam edecek. Çünkü ÜRETİMİN durdurulması veya kontrol altına alınması, üretim çiftliklerinin ruhsat ve çalışması ile ilgili hiç bir madde bu tasarıda yer almıyor.
8. İNTERNET ÜZERİNDEN SATIŞ VE ÜRETİM KONTROL EDİLMESİ: İnternette her türlü üretim, satış, dövüş ilanları 10000 lerce yer alırken, bu tasarıda buna karşı bir ÖNLEM YOK !
ÇÖZÜM: Tarım Orman Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı ekipleri ile bir ORTAK İNTERNET DENETİMİ BİLİŞİM EKİBİ kurularak, tüm siteleri sayfaları üretim, satış, dövüş ilanları açısından denetlenmeli, idari ve cezai yaptırım uygulanmalıdır.
9. TEHLİKELİ HAYVAN SINIFINA GİREN HAYVANLARIN DURUMU: Halen başta Balıkesir, Bursa başta olmak üzere, pitbull üreten 1000 lerce üretim çiftliği bütün ülkede her türlü kontrolden uzak bu hayvanları üretmeye devam ediyor. İntrnet ortamında da ayrıca bu hayvanlar hızla üretiliyor, sarbestçe satılıyor ve dövüş ilanları veriliyor. Bu hayvanların üretilmesini dudurmayan resmi kurumlar, yaşamlarını engelliyor, özellikle evlerinde masumane yaşayan zavallı pitbullara el konuyor, üretim çiftliklerinde veya dövüşçülerin elinde bulunan pitbull ve o cins köpeklere kurumlar el koyamıyorlar. Bu da bir Türkiye Gerçeği.
ÇÖZÜM: Pitbul konusunda, konusunda uzman Akademisyenlerden de görüş alınarak, bu hayvanların üretimi kesinlikle kontrol altına alınmalı, üreten çiftlikler denetlenmeli ve yasaklanmalı, dövüştürülen veya üretilen pitbullar DÜŞKÜN HAYVANLAR EVİNDE doğalarına uygun koşullar hazırlanarak orada ömür boyu yaşamaları sağlanmalıdır. Aile içinde olan pitbullar ise, ailelerine kısırlaştırlıp belediyelere kayıtları yapılarak, kendi aileleri ile yaşamaya devam etmelidirler.
SONUÇ ve TALEP:
Belediyeler üzerinde CEZA ve İDARİ YAPTIRIM içermeyen ve 6. Maddeyi örtülü olarak kaldıran, kapalı kapılar ardında gizli olarak hazırlanan bir KANUNUN, bir taraftan KATLİAMLAR öte yandan SAHİPSİZ HAYVAN SAYISINDA PATLAMALAR getireceği görülmelidir. Bu bağlamda, hayvan haklarına yönelik STK lar, Akademisyenler, Veteriner Hekim Odaları aktif katılımı ile MADDE MADDE görüşülmesinden sonra KANUNLAŞMASI sağlanmalıdır.
Nesrin Çıtırık
Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu Başkanı