HayKonfed Temsilcisi Uzman Psikolog Ezgi Ayyıldız'ın Sincan Belediyesi yaptığı 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü Bilgilendirmesi

Tarih: 06/10/2021

HayKonfed Temsilcisi Uzman Psikolog Ezgi Ayyıldız'ın Sincan Belediyesi yaptığı 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü bilgilendirmesi;

4 Ekim Hayvanları Koruma Gününüzü kutluyor ve bu vesilesi ile candostları adına büyük gelişmelere imza atan Sincan belediyesi barınağında izninizle sizlere kısa bir bilgilendirme de bulunacağım.
Hepimiz biliyoruz ki hayvan sevmeyen insanların ya da tercih etmeyen insanların biz hayvan severlere bakış açısı oldukça farklı. Bir çok insan sevgimizi ya da evimizi, hayatımızı onlarla paylaşmamızı ‘sağlıklı’ bulmuyor. Bu sebeple bu gün farklı bir konudan bahsetmek istiyorum. Hayvan sahiplenmenin, hayvan sevgisinin fiziksel ve ruhsal sağlığımıza olan bilimsel etkileri. Bu maddelerin bir kısmını hayvanseverlerden duymak insanlar için bir anlam ifade etmeyebilir ancak bilimsel gerçekler değişmez.
Biz neden birbirimize sarılırız? Mutluyken paylaşmak için,üzgünken daha iyi hissetmek için ya da korkmuşken sakinleşmek için sarılabiliriz. Ve her birinde ortaya oksitosin hormonu çıkar. Özellikle kediler bağlanma hormonu,mutluluk hormonu ya da halk arasında sarılma hormonu olarak da adlandırılan oksitosin hormonunun salgılanmasına sebep oluyorlar. Dolayısıyla stres seviyemizin azalmaya başlıyor. Yani bir sarılma etkisi yaratarak bizi mutlu ediyor.
Temas halinde olduğumuz patili çocuklarımız kan basıncımızı düzenliyor, kolesterolü düşürüyor ve özellikle kedi mırıltısı eklem ağrılarına iyi geliyor.
Düşüncelerimiz üzerinde oldukça etkililer. Özellikle kaygılı olduğumuz dönemlerde temas halinde olmak bizi kaygılı düşüncelerden uzaklaştırdığı için kaygı bozukluğu ve depresyon konusunda oldukça işlevseller. Öyle ki bakabileceğine inandığım çoğu depresyonlu danışanıma tedavimize ek olarak çokça sahiplendirme yapmışımdır ve sonuçları oldukça olumlu.
Çoğu ebeveynin korkusu çocuklarının alerjen olması. Ancak araştırmalar bize gösteriyor ki evcil hayvanların olduğu bir eve doğan çocukların alerji geliştirme ihtimali düşüyor ve bağışıklıkları daha güçlü oluyor.
En önemlilerinden bir tanesi ise yetişkinlerde ve çocuklarda empati becerisini geliştiriyorlar ve özellikle çocuklarda sorumluluk bilincini kazandırıyorlar.
Evcil hayvan sahibi olan insanların diğer insanlara oranla depresyon geçirme ihtimalleri daha düşük. Yani aslında bizi yalnızlık hissinden kurtarıyorlar.
Minnesota Üniversitenin yapmış olduğu araştırmalar ise ortaya şöyle bir sonuç çıkartıyor. Evcil hayvan sahibi olan insanların diğer insanlara oranla kalp krizi ve felç geçirme ihtimalleri çok daha az. Bu rahatsızlıkları geçiren insanların ise yine evcil hayvana sahip olmayan insanlara oranla iyileşme şansları çok daha yüksek.

Hal böyle olunca hayvanların psikolojik ve fiziksel sağlığımıza yani hayatımıza olan katkıları yadsınamaz. Ancak bizler biliyoruz ki bu kadarla bitmiyor. Evet daha sayamadığımız bir çok katkısı var ancak bu durumun bir de sorumluluk kısmı var. Sahiplenmek kolay, herhangi bir barınaktan ya da geçici bir yuvadan kolayca bir kedi/köpek sahiplenebiliriz. Ama onların birer canlı olduklarını,en az biz insanlar kadar ihtiyaçlarının olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Sahiplendiğimiz her canlı artık bizim sorumluluğumuzda ve bu sorumluluğun getirdiği belli görevler var. En başta güvenliğini ve barınmasını sağlamak geliyor. Ancak biz hep ne deriz ; kısırlaştırma hayat kurtarır. Zamanı geldiğinde kısırlaştırmasının yapılması hem onların hem bizim açımızdan oldukça önemli.Kaliteli mama ile beslenmesi zaten aşikar. Belli bir kesmin korkusu olan ‘bize hastalık bulaşır’ fikri ise doğru bilinen yanlışlardan bir tanesi. Sağlıklı olan hiçbir hayvandan insana hastalık bulaşmaz,öyle olsa şu an buradaki insanların yarısından çoğu ciddi hastalıklara sahip olurdu. Nasıl ki kendi sağlığımızdan ödün vermiyoruz, tam olarak bu sebeple aşı takviminin sıkı sıkıya takip edilmesi de olmazsa olmaz faktörlerimizden. Özellikle kediler için doğru bilinen bir yanlış vardır ki o da 4 ayağının üstüne düşer bilgisidir. Hayır, 2.kattan itibaren her düşüş yüksek risk teşkil eder. Bir kırıkla kurtulma şansı bizi şükredecek hale getirebilir ancak 2.kattan itibaren ölüm riski artar. Bu 2. Kata kadar olan kısım zararsızdır anlamına gelmiyor. Sapasağlam atlatmış olsa bile kaybolma ihtimali,araba çarpması,köpeklerin yakalaması,diğer kedilerden hastalık kapması gibi bir çok risk söz konusu.
‘Benim kedim yıllardır camda,balkonda oturur, hiç de atlamadı’ diyenleri duyar gibiyim. Garanti ediyorum,bir gün atlayacak. Lütfen canlarına koruyucu tedbirler alınız.
Yani anlatması kolay ancak biz biliyoruz ki eğer bir can sahiplendiysek artık ömür boyu büyümeyecek olan 2 yaşındaki bir çocuk hayatımıza girdi demektir. Büyük sorumluluk.
Son olarak konuşmamın başlarında ‘bir çok insan sevgimizi ya da evimizi, hayatımızı onlarla paylaşmamızı ‘sağlıklı’ bulmuyor’ demiştim. Evet çoğunluk tarafından psikolojik olarak sağlıklı olmadığımız iddia ediliyor. Ancak ben de bir psikolog olarak şunu söylüyorum,
Eğer aramızda psikolojik sağlığı iyi olmayan varsa bunun sebebi hayvanlar değil hayvanlara yapılan işkenceler ve bu işkenceye sessiz kalanlardır.
Teşekkürler.

HayKonfed Temsilcisi Uzman Psikolog Ezgi Ayyıldız
Genel İçerik
Tavport Ayrıcalıklı, hızlı ve güvenli online seyahat sitesi
Her Rezervasyon
Hayvan Dostlarımızı
Sevindiriyor!
Omron Endüstriyel Otomasyon
Hayvan Refahını
Sağlamak İnsanlık
Görevidir.
haykonfed.org
crossmenuchevron-down linkedin facebook pinterest youtube rss twitter instagram facebook-blank rss-blank linkedin-blank pinterest youtube twitter instagram